Cambridge, sadece İngiltere’de değil, dünyada da yakından bilinen küçük dev şehir. 1209 yılında kurulan Cambridge Üniversitesi’nin tarihi Osmanlı’dan bile eskiye gider, tüm bu süre boyunca kimler kimler okumamış ki. Newton en ünlülerden biri diğeri ise hala kral olmayı bekleyen Prens Charles. İngiltere’de dil okulu arandığında gerçek İngiliz aksanıyla eğitim veren yerlerden birisi de yine Cambridge.
Cambridge’e Londra‘dan yaklaşık 45 dakikalık bir tren yolculuğu ile ulaşılıp günübirlik gezi yapılabilir. Arkadaşlarım Özgür ve Ian sayesinde Cambridge’deki günlük yaşamı da her iki gidişimde görme şansım oldu ve bu minyatür şehri çok sevdim. İngiltere’de Cambridge ve Oxford arasında ciddi bir yarış var, üniversiteler ve kulüpleri başta gezginler bile kıyaslama işi ile hemen birini övmeye başlıyorlar. Ben henüz Oxford’u görmediğim için şimdilik Cambridge’i öveceğim.
Cambridge, üniversitesiyle yaşam bulmuş bir şehir olduğundan dolayı şehirdeki en önemli turist etkinliği kolejleri gezmek. Bizim fakülteler gibi Cambridge Üniversitesi kolejlerden oluşuyor. 31 koleji bulunan üniversitenin öğrenci sayısı 18.000 civarında. Bu kolejlerin özelliği ülkenin en iyi mimarisini görme şansına erişmeniz, örneğin 1284’te kurulan Peterhouse koleji bunlardan birisi. Ancak bazı kolejlerin girişi ücretli.
Üniversite şehri denince aklınıza bizimki gibi gençlerin sokakları doldurduğu bir şehir gelmesin çünkü Cambridge Üniversitesi’nin içindeki olanaklardan dolayı öğrenciler dışarıya pek çıkmıyorlar. Üstelik bazı kolejlerde dışarıda çalışmaları bile yasak.
Cambridge’de nereler gezilir
Merkezde bulunan ve adı Corpus Clock olan saati mutlaka görmelisiniz. 2008 yılında Hawking tarafından kamuya sunulan ve Times dergisinin en iyi buluş olarak ödüllendirdiği saat zamanı yiyen bir böcek ile çalışıyor. Cam nehri kıyısında ve parklarında yürüyüş, yüzlerce yıldan beri bozulmayan daracık nizami sokaklarında gezinti, yapılabilir. Önemli olan Cambridge’e gittiğinizde fazla bir şey görmek değil, havasını koklamaktır.
Burası o kadar mütevazi bir şehir ki kimsenin çocuklarının alınmadığı, sadece asil ailelerin çocuklarının okuduğu okullara bile aileler çocuklarını bisikletle bırakıyorlar. Halkın hemen hepsi bisikletli üstelik yağmur, çamur demeden her mevsim ulaşım amacıyla kullanıyorlar. Turistler ise Cambridge’i yürüyerek veya bisiklet kiralayarak rahatlıkla gezebilirler.
Punting
Hava koşulları nasıl olursa olsun Cambridge gezisine değer katacak en önemli aktivite şehrin içinden geçen Cam nehrinde yapılan sandal gezisi yani punting.
Nehir boyunca sandalınızı ayakta çeken görevli önünden geçtiğiniz kolejlerin ve şapellerin tarihlerini anlatırken, nehre dökülen söğüt ağaçları arasında tam bir cennet turu yapıyorsunuz. Dilerseniz sandalı kendiniz de kullanabilirsiniz ancak yoğun trafikte acemilik hoş olmayabilir.
Cambridge’de ne yenir?
Dinlenme molası Ta Bouche’ta verilebilir ya da tavana kadar şaraplarla dolu Cambridge Wine Merchants’ta yemek yenilebilir.
Asya yemekleri için Yippee Noodle Bar çok güzel bir seçenek. Puntingin kalkış noktasındaki The Anchor Pub’da bir cider içilebilir. Cambridge’in en eski publarından biri olan The Eagle’a uğranabilir.
Cambridge’den ne alınır?
Cambridge Satchel Company’nin rengarenk çantalarına mutlaka bir göz atın. Pound’un pahalılığından dolayı fiyatları çok uygun değil ancak çantalar hem çok tarz, hem kaliteli hem de kullanışlı. Üstelik mağazada çantanızın üzerine isminizin harflerini basıyorlar.
Yazıdaki rotam, The Anchor Pub ile başlayan punting gezisi, 5 Bene’t sokağındaki Corpus Clock, hemen yakınındaki meşhur King’s College, Christ’s Pieces parkında gezinti, Cambridge Wine Merchants’ta mola.
Eğer geziniz Cambridge’de başlıyorsa ve Londra’ya da uğrayacaksanız, Londra Gezisi yazıma da göz atabilirsiniz.
PaylaşTakip Et!
Merhaba Bengü hanım, bu sene İngiltere’nin Cambridge şehrinde bir arkadaşım ile birlikte 8 haftalık bir dil kursuna gideceğim. Bu eğitim aynı zamanda benim ilk yurtdışı deneyimim olacak. Bloğunuz vasıtası ile Cambridge hakkında turistik olarak az çok fikir edindim fakat 8 haftalık süre turist olmak için biraz fazla siz bana bu süre içerisinde boş vakitlerimi nasıl değerlendirmemi önerirsiniz. Bir başka sorumda eğer yanlış bilmiyorsam İngiltere’de ki priz standartları Türkiye’dekine göre farklıymış. Yanımda götüreceğim elektronik aletleri şarj etmek için harici bir dönüştürücü donanımı almam gerekiyor mu veya yurtdışı seyehatlerinizde siz nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz, tecrübelerinizi paylaşırsanız sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
merhaba,
Geç yanıtlıyorum kusura bakmayın.
Cambrige çok küçük bir şehir eğer İstanbul’dan gidiyorsanız baya şaşıracaksınız.
İlk yurt dışı deneyimi için çitası yüksek bir yere gidiyorsunuz. Hem kafeler hem parklar, hem de evler inanılmaz keyiflidir. Zengin ve İngiltere için önemli bir şehir Cambridge.
Boş vakitlerinizde umarım hava güzel olur ve parklarda takılabilirsiniz, cafelerin tadını çıkarırsınız ya da bütçeniz varsa trene atlayıp İngiltere’yi görebilirsiniz. Trenlerde direkt olanlar biraz daha pahalı ancak durak durak ilerleyenler biraz daha ucuzdur.
Prizler Türkiye’den farklı ancak bu voltaj dönüştürücüleri her yerde bulabilirsiniz, hem Türkiye’de hem de havalimanında.
İlaç almayı unutmayın orada hastalandınız mı sadece su iç derler 🙂
yağmurluk unutmayın İngiltere’de her an yağmur yağabilir.
Keyifli bir gezi olsun!
Merhabalar Bengu hanim,
Yaziniza eksisozlukte gezinirken tesadufen rastladim.
Yazdiklarinizi okurken anilarim canlandi. Cok guzel bir yazi olmus.
Ben de Cambridge’de yaklasik 8 ay kaldim ve daha sonra Londra’da is bulup bir sure calistim.
Konaklama konusuna deginmediginiz icin bu yorumu yazma ihtiyaci hissedip tecrubemi paylasmak isterim.
Turkiye’de bir hukuk burosunda avukatlik yapiyordum fakat ingilizcem zayif oldugu icin uzun zamandir Ingiltere’de kendimi gelistirmek istiyordum. Bu sebeple Cambridge’i sectim ve EF lisan okuluna kayit oldum.
Bir aile yanina yerlestirdiler fakat bir sure sonra hijyen gibi konularda yaninda kaldigim aile ile problemler yasadim ve host ailemi degistirmek istedim. Uygun ve musait baska bir aile bulunamadigi icin beni baska bir yere yerlestiremediler. Bu surecte Ingilizce kendimi tam ifade edemedigim icin oldukca zorlandim ve bir sure motivasyonumu kaybettim. Bir sure otelde kalmak durumunda kaldim. Otellerde oldukca pahali oldugu icin alternatif bir yol aramaya basladim. Burada ev kiralama sureci oldukca zor. Minimum 6 ay kontrat yapilmasi gerekiyor ve emlakci ucretleri cok yuksek. Yorucu bir proseduru mevcut.
Tam da bu sirada, sans eseri, kisa donem kiralama yapan bir sirket buldum ve burada kalmaya basladim. Ve sirketin sahibi turk cikti:). Sagolsunlar bana cok yardimci oldular. Her ne kadar isim hallolduktan sonra benimle turkce konusmayi reddetilersede yardimlari cok makbule gecti. Ilk once gecici olarak 3 gun kadar mustakil bir evde tek basima kaldim, daha sonra ayni sirketin 2 odali baska bir evine gectim. Burada ev arkadasim bir Ingilizdi ve gelisimime cok katkisi oldu.
Bu tip dairelere ingiltere’de ‘Serviced Apartment’ deniyor.
Benim kaldigim ve tavsiye edebilecegim ise ‘Upstay Serviced Apartments’ web adresleri upstay.co.uk ve info@upstay.co.uk adresinden sirket ile iletisime gecilebilir.
Cambridge gercekten cok tatli ve entellektuel bir sehir.
Umarim yazdiklarimla okuyanlara yardimci olabilmisimdir.
Sevgiler,
Derin
Merhaba Derin hanım,
ek bilgi için çok teşekkürler, ben arkadaşımda kaldığımdan dolayı konaklama detaylarına hakim değildim. Sayenizde öğrenmiş olduk..