Lviv, son zamanlarda dövizin önlenemez yükselişi ve vizesiz seyahat fırsatıyla Euro bölgesi dışındaki en popüler destinasyonlardan birisi oldu. Lviv, Polonya’ya olan yakın komşuluğu nedeniyle en Avrupai Ukrayna kentidir. 1998 yılında Unesco korumasına giren Lviv; köşe başındaki sokak sanatçılarıyla, tarihi kiliseleriyle, farklı hakimiyetlerin ve etnik kültürlerin kalıntılarıyla, temalı restoranlarıyla ve aktif gece hayatıyla her kesimden gezgine hitap ediyor.
Yazımın en altında yazdığım gibi Lviv tarihte o kadar farklı hakimiyetler altına girince şehrin farklı farklı isimleri de olmuş. Galiçya’nın başkenti iken Polonyolılar Lwow, Sovyet kızıl ordusu döneminde Ruslar Lvov, nazi hakimiyetinde Almanlar Lemberg ve Ukraynalılar ise Lviv demişler. Sonuçta hepsi İstanbul’dan 1444km. ötedeki aynı kapıya çıkıyor.
Lviv’e çipli kimlik kartıyla da pasaportla da giriş yapılabiliyor. Lviv’de pasaport kontrolü özel bir uygulamaya sahip; daha önce Ukrayna’ya girişiniz yoksa kısa bir görüşmeye alınabilirsiniz ancak panik yok, sıradan bir uygulamadır; otel, uçak ve yanınızdaki parayı görmek istiyorlar. Biz sanırım geçerli shengenimiz ya da bebeğimiz sayesinde sorunsuz bir şekilde pasaport kontrolünden geçtik.
Havalimanından Lviv merkeze nasıl gidilir
Havalimanından Lviv merkeze farklı yollarla ulaşılabilir. Taksilerle 50 grivnalık yol 200 grivnaya gidilebilir,
Uber ya da Uber’in yereli olan Uklon uygulaması ile araç çağrılabilir ya da bizim tercih ettiğimiz gibi hemen havalimanı çıkışındaki duraktan 9 numaralı sarı otobüse binilip 5 grivnaya üniversite durağına gidilebilir, bu otobüs 10 dakikada bir geliyor ve bilet şoförden alınabiliyor.
Lviv Grivnası nereden bulunur?
Lviv turuna başlamadan cebimize grivna koyabilmek için havalimanı içerisinde market gibi bir yerden Euronuzu grivnaya döndürebilirsiniz.
Lviv’de nereler gezilir?
Lviv’de gezi rotası çok kolay çünkü her yer yürüyerek dolaşılacak kadar birbirine yakın. Lviv’de gezerken tek zorluk kiril alfabesi çünkü birçok mekanda ya da tarihi yerde latin alfabesi ile ismi ya yazmıyor ya da ancak kapısının önünde küçücük yazıyor. Bundan dolayı aradığım yeri ilk etapta bulmakta çok zorlandım. Gezi rotasında bir araca ihtiyaç duyulan yerleri de aşağıda özellikle belirttim.
Opera House: Lviv Opera Binası iç dizaynının gösterişi ile Avrupa’nın en güzel opera binalarından bir tanesiymiş. Opera Binası içindeki gişeden bilet alınarak gösteri saatleri haricinde 40 Grivna’ya gezilebiliyor. Biz yanımızda yeteri kadar grivnamız olmadığından ve uygun saati tekrar yakalayamadığımızdan Opera Binası’nı gezemedik.
Rynok Meydanı / Şehir Belediye Binası: Lviv’de merkez neresi sorusunun tam cevabı Belediye Binası’nın bulunduğu Rynok Meydanı’dır. Büyük bir kare meydanın tam ortasındaki Belediye Binası’nın dört bir yanı aşağıda adı geçen restoranlar, kafeler ve publarla çevrili.
Belediye Binası Kulesi,City Town Hall: Lviv’de yapılacak şeylerden birisi de şehrin panaromik manzarası için yaklaşık 400 basamaklı Belediye Binası Kulesi’ne tırmanmak. Gitmeden önce tüm okuduklarım ve izlediklerime rağmen kuleye çıkmak o kadar yorucu değil ve yukarıdaki manzarasını görmek için kesinlikle çıkmaya değer.
Pazar Gezisi: Opera Binası’nın ana girişinin yan sokağında sabit bir pazar var. İkinci el eşyalar, el işi kıyafetler ve tabloların satıldığı pazar beni pek sarmadı ancak meraklısı için görülmeye değer.
Çikolata Fabrikası: Lviv’de gezilecek yerler arasında en popüler ve turistik yerlerden birisi el yapımı çikolatalarla dolu Çikolata Fabrikası (Lviv Handmade Chocolate). Ben gittiğimde temizlik vardı ancak girişindeki cam bölmeden çikolata yapımı izlenebilirmiş. Bina dört katlı ve aşırı derecede kalabalık. Dışındaki kiril alfabesinden birşey anlaşılmadığından Lviv’deki birçok mekan gibi Çikolata Fabrikası’nı da kapısından taşan kalabalıktan bulduk. Hem cafesinde oturulabilir hem de alışveriş yapılabilir. Fiyatları oldukça ucuz.
Ecza Müzesi: Dışında bir tabela olmadığından Ecza Müzesi’ni de yine içine giren turist grubu ile fark ettik. Girişi normal eczane, arkası ise 1700’lerden kalma malzemelerin sergilendiği bir müze. Lviv’deki diğer müzelerin aksine koleksiyonun çoğu ingilizce etiketli. İçerideki en görülesi parçalar 18.yy’dan kalma ölçü aletleri ve akşamdan kalmanın etkilerini yok eden tarihi olduğunu öğrendiğim alka seltzer ilacıydı.
House of Scientists: Bir zamanlar aristokratların casinosu olan House of Scientists muhteşem ahşap mimarisi için gezmeye değer.
Lviv’de gezilebilecek Kiliseler
Lviv’de adım başı gezilmeye değer tarihi bir kiliseye rastlanıyor ancak çoğunun latince adı olmadığından hangi kilise olduğunu google haritalarda yerimi göster butonu ile bulabildim. Ya da kiliselerin kapısında minicik bir tabelada yazıyorsa latince adı görülebiliyor. Lviv’le ilgili en aklımda kalan detay bu kiliselerin hepsinde aktif ayin yapılması ve kalabalıklarla dolu olması. 20’ye yakın ülke gezdim bu kadar dindar bir şehir daha önce hiç görmedim.
Ermeni Kilisesi: Lviv’deki en eski kiliselerden birisi. 14.yy’da bir Ermeni tüccar tarafından yaptırılmış. Mimarisinin Ani Antik Kent’te bulunan bizdeki adı Fethiye Cami olan Ani Kilisesi’nden esinlenildiği düşünülüyor.
Dominik Kilisesi: Avrupa’daki en önemli geç barok dönemi mimarilerinden birisi.
Bernandine Kilisesi: Dev gibi bir kilise ancak nerede olduğumu içine girip google haritalara bakınca anlayabildim. Girişinde adı sanı yazmıyor. Yunan Katolik Kilisesi, içi rengarenk barok usulü boyanmış.
Latin Kilisesi St.: Cathedral Basilica of the Assumption: Lviv’in en etkileyici binalarından birisi
Transfiguration Kilisesi: Dışı çok sade ancak içi rengarenk pastel tonlarla boyanmış mutlaka gezilmesi gereken bir kilise.
Ivan Franko Park: Ivan Franko Ukrayna’nın ünlü şair ve devrimcisidir. 20 Grivna’lık banknotlarda resmi bulunur. Şehrin ortasında Lviv Üniversitesi’nin hemen karşısındaki kocaman parkın adı da aynıdır. Yeşilin içinde uzun yürüyüş yolları ve çocukların oyun oynayabileceği büyük bir çocuk parkı da var.
Arkhivna Street: Biz film festivalimizin ana mekanı Emek Sineması’nı yıkarken, Lvivliler Kinolev bağımsız film festivaline verdikleri değer gereği her yıl bu caddenin adını değiştirmişler. Arkhivna en yaygın ismi ancak Chaplin, Fellini, Tarkovsky’de duvarda asılı diğer isimlerinden bazıları.
Museum Arsenal: 1 ve 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan silahlar sergileniyor. Alt katındaki Arsenal Ribs and Sprits Restoran da Lviv’in ünlü yerlerinden.
Bu yerlerin haricinde Lviv’de gezilebilecek birçok yer var. Biz, İstanbul 31 derece iken Lviv’de 14 dereceye, yağmura ve sert rüzgara 2 yaşında bir bebekle birlikte gittiğimizden hedeflediğimiz her yeri göremedik ancak diğer yerleri de gidecek arkadaşlar için burada paylaşıyorum;
Lviv Tarih Müzesi, Modern Sanat için Dzyga Art Gallery, Stryisky Park, hem ikinci dünya savaşında hem de Rus hakimiyetinde muhaliflerin tutulduğu Lontshoko Hapishanesi, 413 metre yükseklikte bulunan ve şehrin panaromik manzarasının izlenebildiği High Castle, Şehir Sirki, Kukla Tiyatrosu, bir zamanlar başbakanlık sarayı iken şimdi Lviv Sanat Galerisi olan ve tablolarda ingilizce açıklamaların malesef olmadığı Potocki Sarayı,St. George Katedrali, Sts. Olha and Elizabeth Kilisesi, şehirden taksi mesafesi uzaklıkta 84 hektarlık alanda Ukraynalı köylülerin yaşamlarının yeniden inşaa edildiği, 100’den fazla ahşap evi, okulu ve kiliseyi barındıran açık hava müzesi niteliğindeki Museum of Folk Architecture and Rural Life, açık hava müzesi niteliğindeki girişi ücretli olan Lychakiv Mezarlığı, high castle dan aşağı yürürken solda yol ayrımındaki Kayıp Oyuncak Avlusu, bizim gidip de kapalı olduğu için giremediğimiz Ukrayna’nın Michelangelo’su kabul edilen Ioan Pinzel’in ıhlamur ağacından yapılmış 32 ahşap heykelini barındıran Johann Georg Pinsel Sculpture Museum, Barut Fabrikası.
Lviv’de ne yenir?
Lviv gezisinin önemli bir yüzdesini yeme içme oluşturuyor. Lviv hakkında biraz araştırınca kültürel geziden daha çok etlerin ne kadar ucuz olduğu ve tuhaf konseptli restoranlara rastlamıştım. Lviv’de yemekle ilgili en önemli notum servis süresinin ortalama 45 dakika olduğunu unutmayın! En güzel notum ise kapalı alanlarda sigaranın yasak olması.
Lviv’in yerel yemekleri: Mantıya benzeyen Vareniki, rende patates kızartması Derunei, Borsch çorbası, Shurupa çorbası, domuzlu çin mantısı Dumbling
Lviv’de o kadar çok cafe var ki hepsini deneyemesem de gidecek olanlara önerilerimi aşağıda paylaşıyorum:
Kriyuka: En ünlü konsept restoran. Gizli yer demek. Girerken “Slava Ukraine” parolasını söylemek gerekiyor. Ballı hardallı içkisi medovukha meşhur.
House of Legends: Kokteyl içmek için uğranabilir. En üst katında güzel manzaralı ve arabalı bir terası var tuvaleti mutlaka görülmeli.Masoch Cafe: Çikolatacının hemen yanında cam küçük kapısı var, girişinde ise mazoşizmin kurucusunun heykeli
Lviv Coffee Mining Manufacturer: Kahvenin Rynok Meydanı’ndaki adresi. Saçma bir etkinlik ama mekanın altında maden ocağından kalma tüneller var buralar baretle gezilebiliyor. Yorgun turistlere mekanın neşeli menüsünden bir kahve içmeyi öneririm.
Pravda Beer Theatre: Rynok meydanında 4 katlı bar. Türlü çeşitli bira içmek için güzel mekan. Ortası boş olduğundan üst kattaki canlı müziği diğer katlarda oturanlar da izleyebiliyor. Hediyelik eşya da alınabilir.
Mons Pius Restoran: Ermeni Katedrali’nin yanında. Önceden rezervasyon yapmadan girebildik. Yemekleri muhteşem diyemesem de bahçesi çok keyifli.
Baczewski Restoran: Ünlü votka üreticisi Baczewski ailesinden kalma. Strudel Haus’un yanı. Bir sabah yine kapısındaki sıradan burası neresiymiş diyerek keşfettim. Rezervasyon gerekiyor, iki denememde de giremedim. Lüks dizaynı ve ilginç yemekleri varmış. Kokteyl sunumları, piyano eşliğinde kahvaltısı güzelmiş.
Meat and Justice: Yine bir konsept restoran. Kırmızı eti, T-Bone ve şaşlığı güzelmiş.
Lviv Drunk Cherry Liquer: Rynok Meydanı’nda Belediye’nin karşısındaki vişne likörcü. Benim gibi vişne likörü sevenler için kapının önünde bistro masalarda kristal cam bardakta likör yudumlamak gerçekten keyifli.
Lviv First Grill and Meat: Sur gibi çevrili bir yapı. Herkesin övdüğü ortak mekanlardan birisi.
Lviv Croissiant: Sandviç şeklinde kruvasan satan küçücük bir dükkan. Burada sıra varsa, hemen yanındaki dükkanda da aynı kruvasan var.
Tante Sophie: Burası bir fransız restoranı. Sebze çorbası ve salyangoz nedeniyle bizim için iyi bir seçimdi.
Bunların haricinde; Dublin Irish Pub, pahalı da olsa Türk yemekleri için Glory Cafe, ucuz ve lezzetli pizza için Pizza Celentano (Central Pizza), başka bir pizzacı Da Vinci, vejeteryan olmayanların bile ard arda gidebileceği Green,
Thai usulü noodle için Tikithai, Slav mutfağı için Atlas, birşeyler içmek için Pijalnika Voldki i Piva, Le jardin Cafe Restoran, et için Tex Mex Bbq, sadece dana etli burger için Blackfood, fiyatı nispeten yüksek de olsa deniz ürünleri ve sığır biftek için Crab’s Burger, Latin Katedrali’nin karşısında, içi de terası da güzel olan yerel kahveci olarak Svit Kavy, yemekleri çok güzel değil ancak yerel kıyafetlerle dans eden garsonların olduğu Stargorod, bütün gün kahvaltı mottolu Sugar, içinde Harry Potter müzikleri çalan kütüphane konseptli Cabinet Cafe, kahvaltı için Kumpel, el yapımı makarna için Post Office, şampanya sevenler için Champagneria, siyah hamburger ve patates kızartması için Khleb i Vino.
Gece Kulübü
Lviv’de gece hayatı renkli ancak gidilen mekanlara dikkat etmek gerek hem seks turizmine gelmiş hanzolarla sabahlara kadar eğlenememe riski de var! Biz çocuklu gezginler olarak hiçbirini denemesek de gitmek isteyenler için okuduğum notlarımı aşağıda derledim.
Metro Club en uzak durulası, Rafinad strip club çok gidilesi değil, White Rabbit başka bir strip Club, Zanzibar daha insancıl, Malevich en iyilerden biri, Fashion Club Lviv’in Reina’sı düzeyinde kaliteli, Picasso yerellerin çoğunlukla üniversitelilerin takıldığı kulüp.
Lviv’den ne alınabilir?
Lviv gezisinden alınacak en güzel hediye Kahve likörü ya da vişne likörü. Havalimanı çıkış kapısı alanında köşedeki büfeden (70 grivna tak çalıştır) kyivstar ya da turkcell benzeri Lifecell hat (15 tl’ye 4 gb) ile telefon hattı alınabilir.
Alışveriş için Forum Lviv aynı bizim AVM’ler gibi büyük ve pahalı.
Lviv’e gitmişken yakın civarda trekking amaçlı Carpaty Turu ya da Ivano-Frankovsk şehir gezisi de yapılabilir.
Lviv’e gitmeden izlenecek film: In Darkness. Polonyalı yönetmen Agnieszka Hollan’ın 1941 yılında Almanya’nın Lviv işgalini anlattığı, Shindler’s List tadındaki gerçek hayat hikayesine bağlı bir film. Film Lviv hakkında değil ancak Lviv’deki Yahudi katliamından kanalizasyonda saklanarak kurtulan bir grup insanı anlatıyor. 2011 yılında yabancı film dalında Oscar adayı olmuş.
Lviv Tarihi ve Lviv’in Dini
Ukrayna tarih boyunca İskitler’in, Gotlar, Hunlar, Slavlar ve Beyaz Rusya’nın hakimiyetine girdi. 988 yılında Bizans’tan Hristiyanlık dinini kabul etti. Bölgede Beyaz Rusya dağılınca Galiçya-Volinya Prensliği başlar. Lviv hakkında genel tarihsel bilgiyi yüzyıllara göre kısaca özetledim;
1200’lerde: Galiçya Prensi Danylo şehri bir kale gibi kurar. Ülkenin kurucusu olduğundan Uluslararası Havalimanı’nın adı da Danylo’dur.
Lviv kısa zamanda ticaret yolları kesişimi nedeniyle ekonomik olarak zenginleşir.
1300-1700 arası: 1349’da Polonya bölgeyi kontrolü altına alır. Lviv 400 yıl boyunca Polonya-Litvanya İmparatorluğu’nda kalır. Bu sürede Lviv’in Hristiyanlık mezhebi Ortodoks olarak kaldı ancak bir kısmı da Katolikliği benimsedi. Zamanla Ortodokslar, Papa’yı kabul eden ama Ortodoks ibadetlerini devam ettiren Yunan Katolik Kilisesi’ne katılırlar. Polonyolılar Lviv’de farklı düzenlerin (hristiyanlıktaki orderlar) kiliselerini kurarlar. Bu düzenlere inanan rahipler, keşişler ve rahibeler bir azizin hayatını örnek alırlar ve onun yeminlerini ederek onun gibi yaşarlar. Örneğin Dominikenler İsa’nın öğretilerini yaymaya inanıp eğitime çok önem verirler. Cizvitler İsa’nın askerleri olarak geçerler ve bilime çok önem verirler, Benediktler manastır hayatında uzmandırlar, Karmelitler ise suskunluk ve inzivaya çekilirler. Lviv’de Dominiken, Karmelit, Cizvit, Benedikt, Bernandin düzeninde kiliseler vardır.
Lviv’in ismi Lwow olarak değiştirilir.
1700-1900 arası: 1772’de Polonya’nın işgale uğramasıyla Lviv Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun himayesine girer ancak hala Lehlerin hakimiyetindedir. Adı Lemberg’e döndürülerek Galiçya İmparatorluğu’nun başkenti yapılır. Bu dönem kültürel ve ekonomik olarak zengindir; arnavut kaldırımlı yollar yapılır, Opera Binası ve üniversite açılır. Lviv tam bir Orta-Avrupa şehri olur.
1900-1939 arası: 146 yıl sonra 1918’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yıkılır. Lviv’de nüfus olarak çoğunluktaki Polonyalılar ve azınlıktaki Ukraynalılar çatışmaya başlar. Sonuçta Lviv, Batı Ukrayna Halk Cumhuriyeti başkenti ilan edilir ancak 3 ay sonra şiddetli çatışmalarla Leh halk Ukraynalıları barındırmaz ve Lviv kısa süre sonra yeniden Polonya yönetimine döner. Ukraynalılar bastırılır ve hatta dilleri yasaklanır.
1939-1991 arası: Yaklaşık 20 yıl sonra ise 1939 Eylül ayında Kızıl Ordu ile Sovyetlerin kontrolüne girer. İkinci Dünya Savaşı’nda Lviv 41-44 arası Almanya tarafından işgal edilir. İşte bu işgal sırasında meşhur 1941 Lviv Pogromu (katliamı) gerçekleşir. Fotoğraf ve videolarla dehşet görüntülere erişebildiğimiz katliam Almanya’nın Lviv’e girmesiyle başlar. Yahudileri Rus yanlısı olmakla suçlar ve Ukraynalı azgın milliyetçilerin de desteği ile birkaç günde 4000 yahudi öldürülür. 1944’te ise Lviv yeniden Sovyet yönetimine girer. Bu dönemde de Lehler bastırılır ve göçe zorlanır. Lviv, Ukrayna’da Sovyet/Rus kimliğini en az benimseyen, Ukraynaca konuşmaktan vazgeçmeyen ulusalcı yapısını hep korudu.
1991-Kırım İhlali: Yasaklanan Yunan Katolik Kilisesi faaliyetine başlar ve 1991 yılında Lviv Ukrayna Halk Konseyi bağımsızlık ilan ederek Rusya’dan ayrılır.
Günümüzde Lviv bağımsız Ukrayna’nın ekonomik ve kültürel merkezi sayılır.
2001 yılında sosyalist parti devlet başkanı Kuçma’nın yolsuzluk ses kayıtlarını çıkarınca, 2002’deki seçimlerde Ukrayna komünist partisi %20 oy kaybetti ve Yuşçenko’nun “Bizim Ukrayna” bloğu seçimi kazandı. 2004 seçimleri ise tam bir kırılma noktası oldu; batıcı Yuşçenko dönemin devlet başkanı Rusya yanlısı Yanukoviç’e karşı aday oldu. Olanlar da bundan sonra oldu, Yuşçenko 46,6 oy oy ile 49,4 oy karşısında kaybedince uluslararası gözlemcilerin de hile raporu ile Yuşçenko taraftarlarını meydanlara çağırdı. Yuşçenko’nun seçim kampanya rengi olan turuncu renginden dolayı bu olaylar “turuncu devrim” diye adlandırıldı. Bu gösterilerden sonra tekrar edilen seçimlerde Yuşçenko 51.9 oy alarak devlet başkanı oldu. 2010 yılında ise Yanukoviç seçimlerle koltuğu yeniden kazanır. 3 yıl sonra ise Yanukoviç AB ile Ukrayna ortaklık anlaşmasını imzalamayınca halk sokaklara döküldü, polisle silahlı çatışmalar başladı, iç savaşı aratmayan ölümler oldu ve Yanukoviç ülkeyi terk etti. Batı destekli muhalefet yeniden iktidar olunca Rusya Kırım’ı ilhak etti. Durum bu olunca Ukrayna’nın Rus yanlısı doğu bölgesi Donbass’taki milislerle batı yanlısı Kiev yönetimi arasında silahlı çatışmalar başladı ve onbinlerce kişi öldü. Şu anda Ukrayna’da durum ateşkesle idare edilse de samimi bir barış ortamı sağlanana kadar her an fitil alevlenebilir
Yazımda bahsettiğim en popüler yerlerden bazılarını haritada işaretledim. Buradan bile Lviv’in ne kadar küçücük bir merkezi olduğu anlaşılabilir.
detaylı bir anlatım için videomu da izleyebilirsiniz
Takip Et!
Bonjour Bengü, Ömer et Uras,
Beaucoup de photos sympas.
Bonjour Yvonne et Jean-Yves merci pour les gentiles commantaires.
Merhabalar, daha önce eşimle beraber gittik ama bu sefer kızımızı da yanımıza almak istiyoruz.Çocuk arabasını götürüp getirmek herhangi bir problem yarattı mı bilgi verirseniz sevinirim.
Merhaba, hiçbir problem yaşamadık. Hem havalimanında hem de şehirde kullandık. Şehir merkezindeki çok büyük taşlı yollar biraz zorladı ancak havalimanından otobüse bile bindik pusetle gayet rahattı.Keyifli gezmeler.
Fazlaca karşılaştığınız bir soru olacağından eminim ancak 1 haftada Lviv de ne kadar harcanır sorusunun yanıtını şu ana dek hiçbir makaleden tatmin edici bir şekilde alamadım. amacım spesifik noktaları gezmek, farklı restoranları denemek , alkol almaktan keyif alacağım tarzda müzik yapan mekanlarda takılmak… 1 hafta için 1500 USD yeterli olur mu sizce ? (14-21 ekim tarihlerinde oradayım)
merhaba geç cevap oldu kusura bakmayın. bence hayli hayli yeter ama sizin deneyiminiz sonrası gerçek rakamı merak ettim 🙂