Turist olarak gezmek çok güzeldir. Keşif heyecanı hayat sevinci verir. Neresi olursa olsun, temiz de olsa pis de olsa; nazik de olsa kaba da olsa; yeni yer yeni insanlar ve yeni kültür, meraklısına çok malzeme verir. Bir yere yapılan ilk gezi hep bu keşifle yapılırken aynı yere ikinci, üçüncü defa gidildi mi daha farklı bir hisle gezeriz. Gerçek gezi, gerçek keşif o zaman başlar. Hollanda benim ikisi bebekle, üç kere turistik olarak gezdiğim ve her gezdiğimde daha da sevdiğim bir ülke oldu.
Amsterdam tabi ki Hollanda’nın en merak edilen kenti. Schiphol Havalimanı’ndan merkeze trenle ulaşım çok kolay. İndiğiniz yerden otelinizin yerine göre yürüyebilir ya da tramvaya binebilirsiniz.
Amsterdam demek kanallarla çevrili kenti keşif demek.
Dümdüz bir kent, her yer birbirine benziyor ancak kaybolarak gezmek en keyiflisi. Sivri çatılı kırmızı tuğla evlerin estetik güzelliği, balkonlarındaki çiçekler, benim gibi İstanbul’dan gidenler için görsel şov niteliğinde!
Amsterdam’da nereler gezilir?
Amsterdam’ı yürüyerek ya da tramvaya binerek gezebilirsiniz ancak bisikleti tercih edecek olursanız yerellerin bisiklete ulaşım amacıyla bindiğini ve onların hızını keserseniz çok sinirlendiklerini şimdiden belirteyim. Yürüyecekseniz de bisiklet yoluna girmediğinize emin olun.
Gece hayatı Leidseplein bölgesindeki cafelerde yoğun. Ben sigara bile denememiş kontrol delisi biri olarak çok ilgimi çekmiyor ancak Amsterdam’da marihuana içmek serbest ve şehrin albenisi de genel olarak bu serbestiden geliyor. Coffee Shop’lardan istediğiniz sertlikte ot alıp içebiliyorsunuz. Bu kafelerde aynı zamanda mantar ve kek de satılıyor onlar da eser miktarda kafa yaptığından denemek isteyen gezginlere önce kendi ölçülerini bilip sonra denemelerini tavsiye ederim. Konuya tamamen yabancıysanız bir de bad tribi araştırıp okuyabilirsiniz. Diğer yandan şehrin türlü çeşitli sokaklarında duyduğunuz ekşimtrak koku işte bu otun kokusudur.
Amsterdam’da önerebileceğim, bizim kültürümüzden keskince farklı deneyimleme de; Red Light Caddesi denen vitrin gibi odaların içinde müşteri bekleyen hayat kadınlarına yapılan turistik gezi. Kırmızı ışıkların yoğun olduğu caddede içeriye girecek bir adamı (ya da kadını:) ) bekleyen hayat kadınlarını gezebiliyorsunuz. Tabi bu değişik bir deneyim oluyor çünkü onların bile ne kadar özgür olduklarını görmek şaşırtıyor. Onları zorla satan yok, kendi istekleri ile oradalar, hatta bazıları çok güzel genç üniversite öğrencisi kızlarmış. Devlet tarafından korunuyorlar, sokaklarda atlı polisler var, sağlık kontrolleri yapılıyor ve sokak herkese açık. Sadece fotoğraf ve video yasak.
Müze gezmeyi sevenler için Amsterdam doyurucu bir şehir. Van Gogh Müzesi, Rijks Museum ve Modern Sanat Müzeleri Moco ve Stedelijk birbirine çok yakın ve hepsini birden gezmek koca bir gününüzü alabilir.
Amsterdam’da gezilecek bir başka yer Anne Frank’ın Evi. Ben Amsterdam ziyaretimden hemen önce kitabını okuduğum için bu geziden çok etkilendim ancak kitabı okumayanlar için sadece boş odalar ve duvarlarda günlük notları göreceklerini önceden belirteyim. Ziyaret için internetten bilet almayanların erkenden sıraya girmesi gerekiyor.
Begijnhof daracık sokaklarda dolaşırken birden karşınıza çıkan bir avlu. 14. yy’da manastır yemini olmadan yaşayan rahibelerin ibadethanesi. Avlunun çevresi bir zamanlar halka yardım amacıyla burada ücretsiz kalan rahibelerin evleriyle çevrili. Beginjhof’daki 34 numara şehrin en eski eviymiş. Günümüzde Begijnhof’da rahibeler konaklamıyor ancak evler kız öğrencilere veya yaşlı kadınlara kiralanıyor.
Amsterdam’da yapılan ancak benim çok ticari bulup, pek keyif almadığım diğer bir etkinlik Heineken Experience. Heineken bira markasının ziyaretçilere etkileşimli düzenledikleri bir müze gezisi. Önce biranın yapımı anlatılıyor, biranın muhafaza edildiği dev kazanlar geziliyor, bir video izletiliyor ve keyifli dizayn edilmiş koridorlardan geçilip bira tadımı ile bitiyor.
Amsterdam’da görülecek bir diğer güzel bölge Bloemenmarkt, Çiçek Pazarı. Lale ülkesi Hollanda’nın doğal mirası lalelerle ve türlü çiçeklerle donanmış rengarenk bir pazar.
Amsterdam’da ne yenir?
Hollanda’nın kendi mutfağı yok. Turist olarak sokaklarda satılan patates kızartmasını tatmanızı tavsiye ederim. Çeşitli soslarla lezzetli bir kızartma ucuz bir opsiyon da olabilir. Vleminckx benim çok beğendiğim bir patatesçi. Hamurburger, pizza, makarna ve kızarmış balık ürünleri diğer yemek opsiyonları.
Amsterdam’da nerede konaklanır?
2012 yılında ilk gidişimizde Otel Die Port Von Cleve’de kaldık. Daha sonra akrabalarımızın evlerinde kaldık ama Dam Meydanı ya da müzelere yakın olan Vondelpark civarı konaklama için önerebileceğim yerler.
Amsterdam’a yakın nereye gidilebilir?
Amsterdam’ı gezmek için üç, dört gün ideal ama daha fazla zamanınız varsa yakın bölgede bulunan Marken Adası, Volendam ve Edam gezilebilir. Geçmişin zengin limanları şimdi yemyeşil kanalların etrafında birbirinden güzel evlerle kuşatılmış tertemiz şehirlere dönmüş.
Pitoresk görüntülerle kuşanmış bu üç şehirden Volendam oldukça turistik ve kalabalık ancak Marken ve Edam güzellikleriyle beni çok etkiledi.
Üstelik Uras, Marken’deki kanallarda İstanbul’da göremeyeceği kurbağa ve ördekleri görüp bir sürü küçük köprülerden suya taş atarak çok eğlendi.
Özellikle çocukla gezilebilecek bir başka gezi alanı Kinderdijk isimli yel değirmenleri bölgesi.
1800’lerden kalmış onlarca yel değirmeni görsel bir şov gibi. İki tanesinin içi müzeleşmiş ve gezilebiliyor.
Yel değirmenlerinin amacı nehirden gelen suyun kanallar arası aktarımını sağlamak. Yani değirmen döndükçe aslında su tahliyesi yapılıyor. Halk bu değirmenlerde yaşamış. İçlerinde ısıtma yok, yataklar minicik.
Bizim için izlemesi keyifli ama penceremde gürültüyle dönen ve odamı karartan dev değirmenler olsun istemem. Zor yaşamlar olduğu kesin.
Gouda peynirine adını veren Gouda şehri gezilebilir.
Biz peynir pazarına denk gelmedik ancak Belediye Binasının önünde kurulan peynir pazarını görmek isterdim.
Den Haag iki ziyaretimde de konakladığım şehir. Şehrin Fransız ismi Lahey bizim için daha tanıdık. Çünkü Lahey Adalet Divanı ve Uluslararası Suç Mahkemesi Den Haag’da bulunuyor. Ayrıca Fransa Parlamento Binası da Den Haag’da. Panaroma Mesdag Müzesi perspektif şahanesi olarak gezilebilir. Scheveningen sahili ise kafeler, dönme dolap ve zipping gibi farklı eğlence imkanları sunuyor.
Yazımda bahsettiğim yerler birbirine uzak görünse de dakik tren ağı ile Hollanda’da ulaşım çok hızlı ve rahat.
Takip Et!
Marken ve yel değirmenler bölgesine gidiş sebebim olabilirsiniz. Çok güzel detaylar paylaşmışsınız. Kaleminize sağlık👍🏻
Çok teşekkür ederim Pelin hanım, umarım bir gezi rotanızı buralara ayarlarsınız. sevgiler.